Kitap Yorumu | Kumandanın Aşığı - Pam Jenoff


Kitabın Adı: Kumandanın Aşığı
Yazarı: Pam Jenoff
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Puanım: 4.5/5


Arka Kapak |

Aşk için neleri göze alabilirsiniz? 

1939 yazı. On dokuz yaşındaki Yahudi Emma Bau'nun hayatı Nazilerin Polonya'yı işgal etmesiyle bir gecede altüst olur. Üniversite kütüphanesindeki işinden ayrılmak zorunda kalır ve altı haftadır evli olduğu kocası Jacob direniş örgütüne katılmak için kaçar. Gettodaki ailesinin yanına giden Emma direniş örgütü tarafından gettodan çıkarılır ve sahte bir kimlikle kocasının teyzesinin yanında yaşamaya başlar. Anna Lipowski adında bir Hıristiyan olarak hayatını devam ettirmeye çalışan Emma'nın yaşamı, Nazi komutanı Richwalder'le tanıştığında daha da tehlikeli bir hal alır. Emma'dan etkilenen kumandan ondan sekreteri olmasını ister. Nazi üssünde çalışmaya başlayan Emma'dan direniş için bilgi toplaması istenir, genç kadın da bunun için her şeyi yapmaya hazırdır. Ama bu görevin evliliğini ve hayatını riske atacağının henüz farkında değildir. Emma, ailesinin, kocasının ve halkının hayatını tehdit eden bu adama âşık olmaya başladığını fark ettiğinde ise iş işten geçmiş olacaktır.




Yine bir II.Dünya konusuyla karşınızdayım. Kitap hakkında nasıl yorum yapabilirim bilmiyorum. Hayran kalıp ‘Aman Tanrım’ dedim diyemem ama bu seviyenin de çok altında değil bu kitap. Böyle hızlı hızlı okuyup sona yaklaşınca bitmesin diye yavaşlamak.
2.Dünya Savaşı ile ilgili şeylere ilgi duyuyorum. Bence yapılan her film de dizi de yazılan her kitap da çok güzel oluyor. İnsanın yüreğini hüzünlendiriyor. Nasıl bu vahşet yapılmış olabilir? İnsan insana bunu yapmaz diyorsunuz ama yapılmış oluyor. Ve aslında kendi hallerinde yaşayan çocukların, gençlerin, yaşlıların vatanları için yürekleri ağızlarında ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını görüyorsunuz.
Kitap Yahudi bir kız olan Emma’nın savaş süresi boyunca kocasının akrabasının yanında saklanıp, bir Alman kumandanının yanında sekreter olarak çalışmasını ve bu göreviyle direniş örgütlerine elinden geldiği kadar bilgi toplamasını anlatıyor. Gencecik bir kızın Nazi Karargahında ajanlığına tanıklık ediyoruz. Eee kitap da zaten aşk romanıysa ne olacak tabi ki bir de; AŞK.. Alman Kumandanına yavaş yavaş da hisleri olan Emma bir yandan yüreğindeki sorunlarla ilgilenirken bir yandan da direniş için köstebeklik yapıyor.
Yazar karakterleri çok güzel yaratmış. Emma’nın o arada kalmışlığı, korkusu ama korkusuna rağmen elinden geleni yapma çabası.. Dışardan bakıldığında beklentinizi karşılamayacak bir insanın bile bir ülkenin geleceği açısından kendi canını ortaya koymasını görüyorsunuz. Karakterler çok güzel yaratılmış dedim ve bu sadece Emma için değildi.. Direniş Örgüt’ündekiler de çok iyiydi. Her örgüt içerinde olan bir uzlaşmacı bir de savaşmacı kişiler burada da vardı. Bir savaşın çocuk üzerine etkilerini de gördük. Savaştan önce yemekler veren, sosyetede olan bir kişinin de ülkesi adına nasıl davranacağını gördük. Tüm karakterler öyle güzeldi yani. Öyle muazzam oturmuşlardı kurguya.
Kitabı bu kadar övdüm bir de rahatsız olduğum yere gelelim. Beni rahatsız eden yalnızca anlatım diliydi. Böyle zaman bir anda geçmiş oluyor bir anda şimdiki zaman oluyor. Olayı ne zaman, nasıl anlatıyor biraz kafa karışıklığı yaşadım. Onun haricinde bir sorun yoktu bence. Anlatımda ufak problemler olan ama güzel bir konu işleyen ve bunu yansıtan aşk romanıydı. Aslında aşk romanı demek de tam doğru olmasa da 2.  Dünya Savaş’ında bir kadının ikilemini okuyoruz. Emma’nın genç kızlıktan o olgun kadınlığa geçişini görüyoruz.

Dönem romanlarını seviyorsanız, savaş zamanı olaylara ilgi duyuyorsanız bu romanı okumadan geçmeyin.. İyi okumalar.. 





0 yorum:

Yorum Gönder